Bir toplumsal mücadele olarak unutturmamak
Hafıza Merkezi’nin Hafıza ve Gençlik projesi kapsamında düzenlenen “Bir Toplumsal Mücadele Olarak Unutturmamak: Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine/Şiddetine Karşı Hareketler” başlıklı atölyenin ardından, atölye katılımcıları Nazlı Durak ve Cansu Güngör, atölye kolaylaştıcıları Özlem Şendeniz ve Kayuş Çalıkman Gavrilof ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
Söyleşide Nazlı, Cansu, Özlem ve Kayuş hakim ideoloji tarafından kurgulanan geçmişi, yok sayılanları irdeleyerek, her gün önünden geçtiğimiz anıtlara, müzelere daha farklı bir gözden bakıyor. Söyleşi, 24 Nisan’daki sürgün listesinde bulunan tek kadın olan Ermeni yazar Zabel Yesayan’a, Anadili Kadınları’na ve anadili mücadelesine yer verirken, yaşlılıktan gençliğe, hatırlama ve hatırlatma pratiklerini toplumsal cinsiyet ekseninde yeniden tartışmaya açıyor. Böylelikle gündelik hayatın içine eklemlenmiş güç ilişkilerinden, her gün önünden geçtiğimiz mekanlara dair bizleri yeniden düşünmeye davet ediyor.

Söyleşiden:
Kayuş Çalıkman Gavrilof’un, Zabel Yesayan’ın Adana Katliamı üzerine tanıklığını konu alan Yıkıntılar Arasında kitabını Ermeniceden çeviri sürecindeki tanıklığına dair soruya cevabından:
Tam da söylediğiniz anlamda çok büyük duygu hareketlilikleri yaşadım. Gerçekten çok çok zor oldu. Duygusal açıdan çok çok zor oldu benim için. Ama bu benim profesyonellikten uzaklaştığımı gösterir. Belki de böyle olmaması gerekirdi. Ben günlerce kenara bıraktığım oldu. Ağlama krizlerine girdiğim oldu. Belki de olmaması gerekiyordu. Belki de profesyonellik onu gerektiriyordu. Ben bunu yapamadım. Kesinlikle yapamadım. Hani, bu kitaptan sonra uzun süre ne 15'le ilgili, ne Adana ile ilgili, tarihle ilgili uzun süre bir şey okumadım. Okumamaya da çalıştım, çünkü şey olarak da etkileniyor insan. Yani arkadaşlar kolay bir şey değil, gerçekten kolay bir şey değil. Karşındaki, senin katilinin torunu. Evet, belki günahsız. Belki de hala o günahın taşıyıcısı. Ben çünkü ‘yine yaparız, yine gelsinler yine yaparız’ diyen bir şoförle karşılaştım hayatımda. Hayatımın sonuna kadar unutmayacağım. Hayır yapmadık diyeni çok daha iyi anlıyorum. Yani bugün bana da, senin deden katildi dese, hayır değildi, ilk reaksiyonum bu olur sorgulamaya başlamadan önce. Anlatabiliyor muyum? O yüzden inkar edeni belki bir parça daha anlıyorum. Ama ‘yine gelsinler yine yaparız’ diyen şoförü tanıdım.
Özlem Şendeniz’in, Taksim anıtının üzerindeki farkedilmesi son derece zor olan iki kadın figürüne dair soruya verdiği cevabından:
1925'teydi zannediyorum yapımına karar verilmişti, ve 28'te açılan anıtta iki tane madalyon var ve bu madalyonlardan kaidenin batı cephesinde olan modern Cumhuriyet Türkiye’sini simgeleyen bir kadın imgesi, peçesi sıyrılmış ve gülen bir genç kız konulmuş oraya, nakşedilmiş. Doğu cephesine tekabül eden tam simetrik karşısındaysa Osmanlı’yı temsil eden bir başka madalyon var ve bu sefer peçeli ve ağlayan bir kadın imgesi var. Ve bu o kadar net ki. Yani anıtların anıt olarak yapıldığı bir dönemde, tam olarak modern Türkiye’nin inşa edildiği bir yerde, İstanbul’un, Taksim’in ortasında konulan bir anıtta doğuya bakan bir ağlayan kadınla, peçeli bir Osmanlı kadınıyla, Batı’ya bakan, artık Cumhuriyet’in kızı olacak olan peçesini açmış ve gülen bir genç kızın imgesi, sürekliliklerini uzun bir süre görmediğimiz, kopukluk olarak algıladığımız Osmanlı ile Türkiye arasındaki bakış açısını da netleştiriyor. Bize kocaman bir parantez açıyor ve döpiyesli dönemlere geçiyoruz.
Hafıza ve Gençlik Projesi, Hafıza Merkezi tarafından Chrest Vakfı ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin desteği ile yürütülüyor.
Biyografiler
Kayuş Çalıkman Gavrilof
1962 yılında İstanbul’da doğdum, lise eğitimime kadar hep Ermeni okullarında okudum. Önce Marmara üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Seramik okudum, daha sonra ileri bir yaşta aftan yararlanarak İstanbul Üniversitesi’nde Bilgi Belge Yönetimi okudum. Her iki eğitimimi de meslek olarak uyguladım. Son 15 sene içinde çevirmenlik, seramik öğretmenlği ve arşiv düzenleme çalışmaları yapıyorum, bunun dışında redaksiyon yapıyorum ve ortak yazılan kitaplarda katkım var. Siyasete girdim, belediye seçimlerinde adaylığımı koydum, tabii ki kazanamadım ama hem kadınlarla birlikte verdiğimiz bir mücadelenin hem de yeni kurulan partinin tanıtımı adına ortak kazanımlarımız büyük oldu. Son bir sene içinde anadili üzerinde siyaset yapmanın benim için daha elle tutulur bir olgu olduğunu farkettim. Anadili Kadınları adı altında kurduğumuz bir oluşumun içinde Batı Ermenicesinin ve onun gibi kaybolmaya yüz tutmuş diğer Anadolu dillerinin kaybolmaması adına çaba harcamaya çalışıyorum.
Özlem Şendeniz
Bilgi üretim süreçleri ile ilgilenmeyi pek seven Özlem Şendeniz, formel eğitimini doktora derecesi ile tamamladı. Doktora tezi İletişim Yayınları’ndan “‘Kimdir Bu Lazlar?’ Laz Kimliği ve Sanal Mekânda Lazca” (2020) adı ile yayınlandı. Çeşitli dergi ve kitaplarda yayınlanmış makalelerinin yanı sıra katkı sağladığı eserler arasında editörlüğünü yaptığı “Aramızda Kalmasın Kır Kent ve Ötesinde Toplumsal Cinsiyet” (2020) ve Emek Yıldırım ile birlikte derleyiciliğini yaptığı “Sırtında Sepeti Bafra’dan Hopa’ya Doğu Karadeniz’de Kadınlık Halleri” (2018) eseri bulunuyor. Araştırma görevlisi olarak çalıştığı üniversiteden ihraç edilmesinin ardından sivil toplum alanında çeşitli projelerde çalışmaya başlayan Şendeniz’in akademik ilgi alanları içinde bellek, mekân, toplumsal cinsiyet, toplumsal hareketler ve ekoloji yer almakta. İnformel ilgi ve bilgi alanları arasında bugünlerde fotoğraf, dikiş, evde şarap ve likör yapmak, yürüyüşlerde topladığı çiçeklerden ayraç ve yeni yıl kartları yapmak yer alıyor.
Nazlı Durak
Dans kültürleri, beden hareketi, duygu hafızası üzerine merakı olan Nazlı lisans eğitimini MSGSÜ Çağdaş Dans bölümünde tamamladı. Profesyonel olarak dans icracısı olma hayalinden evvel dansla, sporla tanışmamıştı. Eğitim hayatının ilk yılında bu mükemmeliyetçiliğin altında ezildiğini hissedip bu alanda olmaktan vazgeçecekken spordaki ayrımcılıklarla mücadele eden BoMoVu ile tanıştı. Fiziksel güçlenmeyi bir hak olarak gören oluşumun içinde hip-hop dansı yoluyla kız çocuklarını güçlendirmek üzerine çalışmalar yapmaya devam ediyor. Bir yandan toplumsal hafıza ve geçmişle yüzleşme konularını öğrenmek üzere Hafıza Merkezinin Hafıza ve Gençlik projesine katıldı. Dansı bir iletişim dili olarak gören Nazlı, sanatsal üretimlerini hafızanın şekillendiği beden ve bedenle dolaşıma giren duygular ekseninde gerçekleştiriyor.
Cansu Güngör
Cansu Güngör, 1997 yılında Bursa’da doğdu. Lise eğitimini Ankara Mehmet Kaplan Sosyal Bilimler Lisesi’nde tamamladı.Şuan İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde son sınıf öğrencisi. Mezun olduktan sonra öğrenimine devam ederek sosyal bilimler disiplinine katkı sağlamak istiyor. Araştırmayı,okumayı,yazmayı çok seviyor.